Gökkuşağının bir rengiyim ben
Mavi değilim belki
Yeşile de benzemiyorum inanki
Kırmızı olamam ben öyle sakinim ki
Mor ise deliliğin rengi
Sarı da belki huzurun rengi lakin
Turuncu onun kardeşi
Lacivert ise sonsuzluğun rengi
L.y
Gökkuşağının bir rengiyim ben
Mavi değilim belki
Yeşile de benzemiyorum inanki
Kırmızı olamam ben öyle sakinim ki
Mor ise deliliğin rengi
Sarı da belki huzurun rengi lakin
Turuncu onun kardeşi
Lacivert ise sonsuzluğun rengi
L.y
Yazılar yazmak istiyorum sayfalar dolusu yazılar
Hepsini aşka sevdiğim insanlara sevdiğim yerlere adamak istiyorum
Boşluklar olmadan öyle dopdolu öyle içten
İlham geliyor bana birden
Soğuk havada çayı içer gibi ısıtıyor içimi
Sonra büyümüşüm bak minik fidan dalları olan bir fidan olmuşum
Ben yeniden tanışıyorum kendimle elimi sıkıyorum
İyiki yeniden tanıştım seninle
Diyorum kendime
Bu yeni halin çok güzel hepsinden daha güzel …
Şiir yazarsam baştan doğarım ben
Her mısrada biraz daha büyürüm
Kafiyelerdir okşayan saçlarımı
Vurgular çoğaltır sevgimi
**************
Sevgili baykuş bu şiirim sana
Gecenin kuşu musun sen
Uğultular mıdır senin sesin
Banada mektup getirir misin
Başkasının hayalindeki gibi ..
Do notasıyla başlıyorum
Re ile devam etmeye çalışırken afallıyorum
Mi diye soramadan kendime
Fa ile kanıyorum falcılara
Sol diye dönüyorum sağa sola
La demek hayır mı evet mi bir yerlerde
Si ile onaylıyorum kendimi karmaşıklığımı..
Sol anahtarıyla kilitliyorum kalbimi
Yenilenmek istiyorum mutluluk tomurcukları saçayım diyorum
Büyüsün bu tomurcuklar her yanım mutluluk dolsun
Gelse de kötülükler
Yeniden yapayım kağıttan uçaklar
Binip iyiliğe güzelliğe yeniden uçağım kalmasa bile mutluluk tomurcuklarım gülümseme saçayım…
Tepedeki yalnız mandalina ağacına bak ve onun yerine koy kendini
Meyvelerinin rengindeki turuncuyu hisset
Dinle rüzgarı sende onun dalları gibi hisset
Yalnız başına orda durmak nasıl
Dimdik öyle güçlü..
****************
Şarkı açtım daha önce hiç dinlemediğim
Gözlerimi kapadım turuncu oldum
Rüzgarı hissettim özgürlük gibiydi
Yalnız başına durmak anlamlı geldi
Dimdik öyle güçlü durdum ,dünyalar beni yenemez gibi....
Kanatlar gibiyim çırpınıyorum uçmak İçin değil bir yere
Bulutlara kavuşmak mı peki derdim
Yoksa özgürlüğüme sarılmak mı
Çırpınıyorum sadece ..
Yolumu bulabilmek için
Yola belki çıkabilmek için
Sevebilmek sevilebilmek için
Sen uyurken sevgilim ben uyuyamıyorum ,kabullenmek istemediğin bir gerçek var deprem olmuş ve ikimiz bütün göçüğün altındayız birbirimize yardım etmeye çalışıyoruz ama olmuyor ne ben çıkabiliyorum ne sen ellerimi tutabiliyorsun sadece birbirimize bağırıyoruz sevdiğimizi söylüyoruz ama nafile göçüğün altındayız kurtulamıyoruz ne benim gücüm seni kurtarmaya yetiyor ne de senin gücün beni kurtarmaya ….
Bazı insanları rafa kaldırmanın zamanı gelmiş geçiyordu bile rafa koyup biraz da naftalin ekleyip kaldırmak..
Yeni bir ben için lazım olan şeyler vardı çünkü kendime dediğim ve unutmadığım şey ise şuydu her daim ne olursa olsun mutlaka ilerlemek istediğim ve kendim olmaktan vazgeçmeyeceğim ..
Başkası olamıyorum rol yapmadım,yapamıyorum evet yoruluyorum ama ben buyum yürüyeceğim dimdik ayakta her daim dönüşüm dönüşümüm daha da güzelleşecek …
Yağmuru sevmeyenler var mesela sorsan çiçekleri çok severler
Yağmuru sevmeyen çiçeği nasıl sever ? yağmur olmasaydı olur muydu çiçekler ?
Güneşi sevmeyenler var mesela sorsan ısınmayı çok severler
Güneşi sevmeyen nasıl ısınmayı sever ? Güneş olmadan ısınırmıydı bu gezegen ?
Akşamı sevmeyenler var mesela sorsan yıldızları çok severler
Akşamı sevmeyen nasıl yıldızları sever ?Akşam olmadan yıldızlar kayarmıydı gerçek olurmuydu dilekler ?
Çiçekler kapanıyor balıklar denizin derinliklerine saklanıyor…
Geldim ben izledim bu günbatımını çizdim resmettim
Kimdim ben ?
Sanatçı mı ,çiçek mi saklanan bir balık mı …
Yine sonbahar …
Yaprak dökümü yağmur ve ısınmamış oda kaloriferi
Cama vuran yağmur damlaları var
Birbirlerini öylesine sevemeyen kaçışan üşüyen
Biraz ben varım içimde bambaşka bir benle düşüncelerle
İlişiyor ruhum sonbahara
Hatırladın mı beni ? mumlarımı ? Peki ya sıcacık çayımı ?
Bahar iyiki geldin hoş geldin ….
Kırmızıyım ben ; sinirliyken öfke kusuyor içim elimde olmadan hiç elimde olmadan ara sıra ama varoluyor işte…
Maviyim ben ; huzurla dolu içim dışım her bir yanım içtiğim çay yazdığım kalem her şey mutluluk huzur dolu ara sıra varoluyor işte…
Sarıyım ben kararsızlıklarla doluyum neyin nasıl ne zaman bana daha iyi geleceğini bilmiyorum üzülüyorum karamsarım ara sıra varoluyor işte…
Ben bir ana rengim desem de sakın ha inanma bana, içimde onca ara renklerle dolaşan minik gökkuşaklarım varoluyor …
Hep gün batımıyla boyasınlar tüm sandalları…Kabul olur muydu akşamları çocukların tüm duaları ? Unutma biz uslu sevgilerin türbesiydik..l.y
Sarjı biten telefonum hararetli komşuluklarım eşlik ederken entellektüel gökyüzüm
Yeşil çayım pembe kupamda ışıl ışıl dolduramadığım gülüşüm
Plastik çiçekler suluyor içim
Bak bu balkonda ne halde benim içim ?
Dalga geçer mi edebiyat bizimle ? Oysa biz değilmiyizdir dalga geçen naçizane kelimelerle
Bana ne yaptın böyle ?
İçimde bir kelebek öyle büyük
Heyecan dolu sevda kanatları pır pır..
Bana ne yaptın öyle ?
Gitmiyor aklımdan gözlerin
Her bakışın içimde aşkın yangın yeri
Bana ne yaptın öyle?
Şiirler yazdım uğruna
Yeni ilhamlar biriktirdim içimde
Bana ne yaptın öyle ?
Her saniye özlenir mi bir insan
Her daim paylaşılmaz olabilir mi
Sesin nefesin gülüşün ve sen sahi söylesene bana ne yaptın böyle ?
İlham bu ne zaman nerde gelir bilinmez
Oturursun hiç bilmediğin bir koltukta
Düşünürsün düşlersin yazarsın sonunda bir dörtlük olur devamını getirirsin özlemini anlatır ağlarsın da göstermezsin göz yaşlarını ..
Belki bize yaz lazım aşk dolu sevgi dolu ..
Bana biraz yaz lazım dalga sesi olan ,birazda sen hani gözleri sadece bana bakan …
İnmiyor derinden yanlış söyledin candan arkadaşım, çıkmıyor o derinden..
Ruhumu saran gecelerin sabahı lazım bana
Biraz daha fazla yaz kokusu
Denizin kenarı sığ bir koyu
Birazda dalgaları
Oturup dalayım uzaklara izlerken gün batımını..
Biliyor musun sevdiğimi
Hem geceyi hem de seni
Mumları yakıp izlemeyi
İçmeyi çayımı ya da kahvemi
izlemeyi aşkın yanan ateşini
Düşlemeyi seni
Rüyalarıma gel diye beklediğim
göremediğin içimdeki seni..
oysa kim bilir biliyorum dersin belki..
Pembe görmek gökyüzünü
Sana bakıyorum son kez
gülümserken
Görüyorum yüzünü
Biliyor musun
Asırlar geçti kollarım seni sarmayalı
,Bırak masada kalsın gözlerinin hatrı,
Düşüncenin sıcaklığı yakarken içimdeki aşkı ,
Mumlarıma fısıldarım adını ve anılarımı
Yemyeşil ormanın rengarenk meyveleri vardı
Gökkuşağı yeryüzüne düşmüş gibi
İranlı setarını almış oturmuş ağacın altına
Vurmuş tele vurmuş ahenge
O çaladursun düşüvermiş ağaçtan bir meyve
Daha önce görmediği bir meyveymiş
Koklamış çilek gibi kokan ama kırmızı olmayan
Büyüklüğü elmadan küçük
Tadıysa hiç bir yerde bulunmayan
Isırdıktan sonra anlamış
bu ormanların en tatlı meyvesi
Setarının yeni bestesi 🌸
Nastya nın şeker mabedi günlüğünden ;
Ateşin başında durdum düşündüm ilham gelir mi diye
Oturdum karşısına baktım gözleri gözlerimde yazdım bir dörtlük ;
Oysa kucak dolusu sevgiler getirmiştim sana ,
Sen üzgün oturma diye masallar uydururdum,
Üşüme diye örerdim bir kazak
Sever sarar sarmalar saklardım sandığımda..
Vincent in en sevdiğim tablosu hiç şüphesiz çiçek açan badem ağacıdır sebebi ise onu hep daha narin bulmam,kendi deyimiylede en özenerek en naiflikte yaptığı yeğeni için yaptığı yeniden varoluşu anlatmak istediği bir tablo o ..İlkbaharın gelişi çiçeklerin açısı tam olarak bunu anlatır işte yeniden varoluş yeniden hayat bulma yeni umutlar ..
Bahar diyorum Havva nın çocuk doğurması gibi
Çiçekler açarak dirilir tüm ölü çiçekler
Sanki türünün tek örnekleriler
Varoluş yeniden başlayıverir
Bahar diyorum ilk bahar ..
Güneş en parlak en aydınlığım sanıyor
Pudra şekeri sanıyor ki en tatlı bir o var
Gelincik en güzel kırmızıya sahibim
Aslanlar bütün ormanlar benim sanıyorlar
Yazmalara doyamadığım seni o göremediğim gözlerinden öperim
Bitmeyen şiirler yazarım seni her daim çok özlerim
Kendi halim diye bir yer
İşte tam olarak içimde bir yer
Yollar kapanmış girişleri var
çıkışlar yasaklı
Bak ben sensiz ne hallerdeyim
Işıklar kapanmış
Tüm dünya sensiz ve karanlık
Öyle ıssız yerdeyim
Ben işte kendi halimdeyim..
Senle öyle özgürce konuşabilmek
Ellerimi tutmak ister misin ?
Seni kaçırsam benimle gelebilir misin ?
Nefesimi tutup sular altında kalsam
Benimle boğulmadan kalabilir misin ?
Yoruldum İnan burdan en çok da insanlarından
Çekip beni artık kurtarabilir misin ?
Gözlerimden öpüp ruhumu sevdiğini söyler misin ?
Her şeyi unutup öldüğüm toprağa çiçekler ekip
Onu da iyi bilirdim deyip beni gömebilir misin…
Mevsimleri olabilir mi kalbin?
Karlar yağar mı
Üşüyüp buz tutar mı içi
Yaprakları kalp ağacının
Dökülür mü cidden ?
Kışa dayanabildiği için peki gelir mi ilkbahar
Çiçeklenir mi yeniden
Güneş ısıtır mı onu içerden ?
Buralarda olmak istemiyorum burnumu tıkayıp suların altında bir okyanus altı krallığına ihtiyacım var,derinlerde boğalmadan yaşayabileceğim,rengarek balıklarla çok kollu deniz analarıyla yüzüp düşünmeden ileryebileceğim bir krallığa,sonra bulacağım bir istiridye kabuğu içindeki en değerli incisini çıkarıp seni koyacağım .Duracaksın onda öylece ..
Anastasia ölmeden önce attığı son mektubunda Anton a olan aşkını anlatmıştı :
Seni duygularından öper koklarım
Sen olmazsan ne kalem tutabilir bu ellerim ne de sevda trenine gönüllü binebilirim
Sen benim şiirlerimin sebebisin
İlhamın ta kendisisin
Sen burada alacağım son nefesimsin..
Kuşlar ölmüş karanlık çökmüş ve mumlarım yanmıştı .. sevilmek denen şeyin dünyadaki en güçlü ilaç olduğu gerçeğini unutmuştum bana hatırlatan onca mesaj ve arama ah..ben şuan iyileştim mi yoksa ,binlerce geceden en iyisi en anlamlısı bu muydu yoksa,nefeslerimi kesen öksürük geçmiş mi ateşim düşmüş mü kimin umrunda ,sahi ölsem şimdi diyorum yüzümde gülümseme kalbimde mutlulukla..
Ihlamur çayı kokan gecelere,bilhassa senle olmayan tüm gecelere,üzüntü değil bu hüzün değil ayçiçeği gibi mevsimsiz dökülmelere ..
Bilmiyorum niye böyle ki ?! Eskisi gibi derin hayaller kurmak istiyorum niye hayallerim küçüldü … eskiden hayallerimi istediğim ilmek ...